Hiç unutmuyorum... Unilever‘de yönetici olarak çalışırken bir direktör bana ''İnci ben evimdeki hizmetçinin bile yüzü gülmezse evimde tutmam” demişti. Bu onun ekibindeki kişileri nasıl bir yere koyduğu ile ilgiliyken o dönemki bakış açımla bende derin bir değersizlik hissi yaratmıştı.😊 Şimdi gülümseyerek andığım bu anı sanırım kariyer hayatımın belirli dönemlerinde hissettiğim ''değersizlik'' hissinin en güçlü örneklerinden birisi oldu...
Kendine Bakma Akademisinde çalışırken oldukça fazla karşılaştığım, çalıştığımız kurumlarda sıklıkla bize hissettirilen ''değersizlik'' hissi kişi üzerinde anksiyeteden tükenmişlik sendromuna kadar çok çeşitli problemlere sebep oluyor. Kurumun biz ayrılırsak bile ''senden çok var'' tavrı ile o kurumda kendimize yer bulmak ve hiç ait hissetmediğimiz bir yerde yaşamımızı geçindirmeye devam etmek için çalışmak zorunda kalıyoruz. Kim bilir ben bunları yazarken sadece bu konudan dolayı sıkıntı çeken ve tam olarak da bunu düşünen kaç kişi vardır...
Kendi değer algımızın başkaları ya da kurumlar tarafından belirlenmesine izin verip vermemek ya da bunun etkisi altında kalarak orada bulunmaya devam etmek bizim kararımız ve seçimimiz. Hiç birimiz bunun etkisinde kalmak zorunda değiliz ancak bununla nasıl baş edeceğimizi de bilemiyoruz.
İşte birkaç öneri;
1- Hepimizin kendi biricikliği için mutlaka belirli alanlarda yetenek ve yetkinlikleri var! Bunları keşfetmek için kendinize zaman ayırmakla başlamak faydalı olabilir.
2- Bakış açınızı başka bir yere kaydırın. Biz buna perspektif değişimi diyoruz. Belki başka bir yerden baktığınızda kendi varlığınız içindeki cevherleri keşfetmeye başlayacaksınız.
3- Herşeyden önce değerli olmak için sadece kendiniz olmanız yeterli. Bir başkası ile kendinizi kıyaslamak değer algınızı düşürmek için güzel bir yöntem 😉
top of page
bottom of page
Comments